23 Haziran 2012 Cumartesi

22.06.2012 // AC Nevizade 6-4 Şenbağlar


6 Altıntaş(***), 4 Serkan(***+), 8 Buğra(***), 88 Kürşat(***), 14 Hüsam(***+), 21 Evrim(****), 7 Kemal(***), 12 Ç.Yazan(***), 22 Eser(***+), 3 Kaan Emre(***+)

Goller&Asistler: Eser(3G), Kaan Emre(1G,1A), Hüsam(1G), Ç. Yazan(1G,1A), Kemal(1A)

Neviz Gol Gol Gol

Güzel bir cuma akşamında Bostancı sahilinde yer alan sahada rakibimiz Şenbağlar ile karşılaştık. Maç öncesi keyifler yerindeydi. Eksikler vardı, sakatlar vardı, sakat sakat gelenler vardı. Ama yine de takım tamdı. Maçtan önce ısınan AC Nevizade'nin yakasını talihsizlikler bırakmıyordu. Çimlerde ısınırken büyüyünce Eser gibi mi yoksa Serkan gibi mi olacağı tartışılan küçük misafirimiz vardı. Top tekniği adeta Eser'i andırıyor, azmi ve çalışkanlığı ise gözlerde Serkan'ı canlandırıyordu. Misafirimiz bir süre takımımıza eşlik etmiş, kısa süreliğine de olsa neşe kaynağımız olmuştu. Taa ki Serkan ufaklığa sevgi gösterisinde bulunana kadar. Amaçsız bir şekilde ayağındaki topu attıktan sonra çocuğu kucaklayıp havada garip garip şekillere sokarken 2. burgulu takla esnasında küçük misafirimizi yüz üstü yere yapıştırması takımdaki bütün moralleri alt üst etti(!). Bölgeyi hızla terkeden ekibimiz saha içerisinde ısınma hareketlerine devam ederken bir talihsizlik de sol kanattan açılan ortaya Kaptan Kaan Emre kafasını uzatacağı sırada topu yumruklayan son haftaların formda ismi Altıntaş topun Kaan Emre'nin kulağına gelmesine ve bir süre yerde kalmasına sebep oldu. Derken maç da başladı. Rakipteki eksiklikler de göze çarpıyordu. Ancak maç sonunda yaş ortalaması hayli küçük olan rakipte en iyi performansı gösterenler de kadroya yeni dahil olan gençlerdi. Gelelim maça. Hızlı başlayan kırmızı siyahlı ekibimiz ileride Kaan Emre, Kemal, Hüsam ve Evrim'in baskılı oyunuyla rakibinin pas yapmasını ve yarı sahayı geçmesini zorlaştırdı ve 5 dakika içinde de Kaan Emre ile 3 net pozisyona girdi. Ancak bu pozisyonların 2'sinde top direeeğe doğru gidip direğin 1 karış yanından dışarı çıktı, diğerinde ise atak kalecinin kucağında eriyip gitti. Baskılı oyun devam ediyordu. Gol de pek gecikmedi. Yine orta sahada baskıyla topu kazanan Hüsam şahsi becerisiyle topu sürüp uzaktan kaleciyi avladı ve skoru 1-0'a getirdi. Golü bulan Nevizler baskısını sürdürdü. Kemal, sağdan kaçan Kaan Emre'yi gördü ve kaptan klas bir vuruşla farkı 2'ye çıkardı. Çok geçmeden kazanılan kornerde top yine Kaan Emre'nin önünde kaldı. Kaan Emre daha müsait durumda olan Eser'in önüne yuvarladı topu ve "gol oğlum o" sözleri arasında geçtiğimiz haftalarda Gazoz Ligi ekiplerinden Akut'a attığı golün bir kopyasını daha atarak durumu 3-0'a getirdi.

Takım içindeki konuşmalar "saha küçük lan" şeklinde geçerken rakip bu sözleri yadırgadı, bir yandan da ekibimizde orta sahada yorgunluk belirtileri gösteren Hüsam, Evrimi yalnız bıraktı ve rakip gol pozisyonlarına girmeye başladı. Altıntaş hata yapmamaya gayret ediyordu ancak savunmada, özellikle yeni mevkisi stoperde güven veren Serkan bir kaç pozisyonda topu olumsuz kullanınca rakibine gol imkanı verdi. Skor 3-1 iken uzun bir sakatlık dönemin geride bırakan ve maç boyunca sahada pek bir varlık gösteremeyen Çağrı, endirekt serbest vuruştan düzgün bir vuruşla skoru 4-1'e taşıdı. Rakip bu dakikalarda yine bastırdı ve içimizden birisi Yusuf kendisinin ve takımının 2. golünü atarak farkı tekrar 2'ye indirdi. Takımda yorgunluk baş göstermeye başlamıştı zaten. Bunlara Çağrı'nın ve Kemal'in formsuzluğu, Kaan Emre'nin yanlış pas-çalım tercihleri, Hüsam'ın yorgunluğu ve savunma hataları eklendi. Sahnede Eser vardı ama. Hafta boyu koşmamasıyla ve kilolarıyla takımda Erdal'ın yokluğunda gündemde olan Eser, Yusuf Şimşek vari yürüye yürüye rakiplerini geride bırakarak skora gitti. Maç bu dakikalarda Eser ve rakip arasında geçti. Eser atıyor, rakip farkı 2'ye indiriyordu. Tekrar sahneye çıkan Eser bu sefer de Sergen Yalçın vari vuruşuyla serbest vuruşta kaleciyi avlıyor ve kendisine yapılan eleştirilere sahada "eheeaa ehheeaaa ehhaaaaaa" diye kahkahalarıyla ve golleriyle cevap veriyordu.

Maç beklenenden erken bitti. Skor 6-4'tü ama ekibimiz yorgun olmasına rağmen maça doymamıştı. Saha yönetimine tepkisi vardı her 2 takımın da. Sonuç olarak düdük çalmış ve maç bitmişti. Bir parantez açmak istediğim isim ise Evrim oldu bu maçta. İstikrarlı futboluyla, karakteriyle takımda yerini sağlamlaştıran ve sevilen kişiler arasında kendisine yer bulan Evrim bu maçta orta sahada Hüsam'ın partneriydi ve kusursuza yakın oynayarak belki de maçın adamı oldu. Bu performansıyla Evrim, Yiğit'in formsuzluğunda orta sahadaki yükü üstlenebileceğini gösterdi.

Maç sonu maçın erken bitmiş olmasının burukluğuyla takım soyunma odasına doğru gitti. Soyunma odasında gündem yine Eser, Erdal ve aramıza tekrar katılan Çağrı'ydı. Maç boyu kale arkasında bize eşlik eden "Neviz Gol Gol Gol" bayrağımız itinayla katlanarak sonraki maçlarda da yanımızda olması için koruma altına alındı. Bu arada muhabbet arasında Çağrı'nın 1-2 hafta önce grupta paylaştığı fotoğrafın anlamının ne olduğunu öğrenme çabasıyla konu açıld ancak olumlu bir sonuç alınamayıp konu Bahadır'a kadar uzanınca takım sessiz bir şekilde dağıldı.

Son 2 maçından galibiyetle ayrılan AC Nevizade'de yüzler gülüyor artık ve ekip bu galibiyet serisine yenilerinin eklenmesinin açlığıyla, hevesiyle bir sonraki muhtemel Gazoz Ligi maçındaki rakibini bekliyor.

20 Haziran 2012 Çarşamba

19.06.2012 // AC Nevizade 3-2 Alman Lisesi Mezunları

6 Altıntaş(****), 3 Kaan Emre(***+), 4 Serkan(****), 9 Gökmen(****), 20 Gökçe(?), 8 Buğra(***+), 14 Hüsam(****+), 17 Yiğit(***+), 7 Kemal(****), 11 Tolga(***+), 22 Eser(***+), 18 Serhan(***)

Goller&Asistler: Kemal(1G,1A), Eser(1G,1A), Tolga(1G


WUNDERBAR!

     Futbol 90 dakika süren ve sonunda Almanların ka...., diye bir giriş hazırlamıştım bu maç yazısı için kafamda, açıkçası şansımızın çok az olduğunu düşünüyordum ama AC Nevizade ruhunu yeterince hesaba katamamışım. Bizim açımızdan çok değerli bir galibiyetle sonuçlanan maçın hikayesini elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım.
     Kaan Emre ile Beşiktaş çarşısında buluştuğumuzda vücudumuzun yorgunluğu ve üstümüzdeki ağırlık dışarıdan hissedilebilecek kadar belirgindi. Sahaya gidip takımın geri kalanı ile buluştuğumuzda bu yorgunluğun bütün takıma yansıdığını gördük. Dile kolay, daha 24 saat bile dolmadan ikinci maçımıza çıkıyorduk, üstelik pazartesi günkü maç da kıran kırana geçmişti. Bunun yanı sıra belki de ilk defa kadro kurmakta zorlandık, üst üste gelen tatiller, sakatlıklar ve diğer olumsuzluklar bizi zor duruma soktu. Yine de 12 kişi toplanmış ve maç için hazırlıklarımızı tamamlamıştık. Rakibimizi geçen haftadan tanıyorduk, iyi bir takım olduklarını biliyorduk, son maçta neleri eksik yaptığımızı biliyorduk. Rakip bu sefer kendine daha çok güvenerek karşımıza çıkmıştı, ısınma, sahaya dizilme, hakemlerin yerini alması derken maç başladı.
     O saha yok mu o saha... Sahaya çıkıp maç başladıktan sonra insan her şeyi unutuyor. Futbolu gerçekten seven insanlar sahaya çıktı mı ne yorgunluk kalıyor ne de başka bir sakatlık. Bizim takımımızda futbolu ne kadar çok sevdiğini bir kez daha kanıtladı. Maçın başından sonuna kadar kanımızın son damlasına kadar mücadele ettik. 
     Rakibimiz maça daha atak ve etkili başlamıştı, biz yine hafif bir telaşla başlasak da bu sefer bu telaş halini çok çabuk atlattık. Hedefimiz önce rakibin ataklarını engellemek sonra da ani çıkışlarla gol bulmaktı. İlk dakikadan itibaren çok iyi alan paylaşımı ve takım olarak iyi defans yaptık. Fakat şanssızlık yakamızı bırakmadı ve daha maçın başında yetenekli sol bek oyuncumuz Gökçe'yi de sakatlığa kurban verdik. Gökçe'nin yerine oyuna Buğra girdi, artık yedeğimiz yoktu. Defansif oyunumuzu sürdürdük.  Top daha çok rakipte olsa da rakibin atakları dalgakırana çarpan dalgalar gibi olgunlaşamadan kesiliyordu. Maçın başlarında çok iyi defans yapmamıza rağmen hücumda çoğalamıyorduk. Serhan ve Gökmen abi ilk defa oynadıkları için ilk yarıda sahaya uyum sağlamakta biraz zorlandılar. Maç onların hücum ile bizim defansımız arasında geçerken arkaya seken bir topta düzgün bir vuruşla golü bulan Alman Lisesi Mezunları öne geçti. Normalde bu gol takımı paniğe sürüklendi fakat öyle olmadı. Oyunumuzu bozmadık ve biraz daha ileriye çıkmaya başladık. Çok geçmeden ceza sahasının sol tarafından kazanan serbest vuruşta topun başına geçen Eser kaleye doğru sert ve kavisli bir top yolladı, bu top kalecinin üstünden ağlara gidince durum 1-1 oldu. İlk yarının geri kalanında da rakibi tutmayı başardık ve devre 1-1 sona erdi. 
     Devre arasında genel olarak herkes skordan ve yapılan başarılı defanstan memnundu. İkinci yarıya da aynı taktikle başlandı. İkinci yarı bizim isteğimizden ve azmimizden hiçbir şey azalmamıştı, üstüne üstlük Serhan oyunun içine daha çok girmiş, Gökmen abi de sahaya alışmış ve her zamanki sağlam oyununu sahaya yansıtmaya başlamıştı. İkinci yarı ilerledikçe bizim yorgun olmamız gerektiği halde gittikçe açılan, oyunda dengeyi kuran ve pozisyonlar bulmaya başlayan taraf biz olduk. Rakibin orta sahası oyundan düşmeye başladı. Oyunda dengeyi kurduğumuz dakikalarda atılan ara pasında kaleci açıldı, Eser kaleciden önce davranıp topu aldı ve yanında daha müsait olan Kemal'i gördü, Kemal topu ağlarla buluşturdu fakat gol ofsayt gerekçesi ile sayılmadı. Bu golden kısa bir süre sonra rakibimiz golü buldu ve durum 2-1'e geldi. AC Nevizade yine panikl yapacak mı diye düşünürken santra yaptıktan sonra topu alan Eser sol kanattan Kemal'in kaçtığını ve inatla pas istediğini gördü, topu Kemal'e aktardı, soldan ceza sağasına seri hareketlerle giren Kemal düzgün bir vuruşla kaleciyi avladı ve durumu anında 2-2'ye getirdi. Bu golden sonra maç bir süre ortada gitti. Maçta son anlara girilirken rakibin atağını kesen defansta Kaan Emre yerde kaldı. Oyunu durduran hakemin hakem atışıyla maça başlayan AC Nevizade'de Kemal güzel bir pasla defansın arkasına sarkan Tolga'yı gördü, Tolga topu iyi kontrol etti ve karşı karşıya pozisyonda affetmedi. Maçın son dakikasında gelen bu gol zaferin habercisiydi. Maçın bitiş düdüğüyle yüzleri gülen taraf AC Nevizade oldu.
     Mükemmel mi oynadık? Hayır. Ama çok akıllıca ve haddimizi bilerek oynadık. Bu maç takım olma yolunda önemli bir eşikti ve biz bu eşiği başarı ile geçtik. Bir bütün olarak iyi savunma yaptık, riske girmedik, maçın hemen başı haricinde paniklemedik. Artık takımda herkes birbirini tanıyor ve oyun stilini biliyor, bu da ilerisi için umut veren bir durum. Oyuncuların performansını tek tek değerlendirmeye gelince; Emir kalede görevini son derece iyi yaptı, hiç top sektirmedi. Takımı gazlayışı olsun, topu oyuna sokuşu! olsun adeta bir Rüştü gibiydi. Heyecanla topu alıp sağ kanada yollamak isterken topu direk sol kanada atması da maçın ilginç enstantanelerindendi. Defansta Gökçe iyi başladığı maçta şanssız bir sakatlık geçirdi, onun yerine oyuna giren Buğra kısa bir ısınma döneminin ardından görevini en iyi şekilde yaptı, özellikle ikinci yarı hiç riske girmedi ve başarılı oldu. Kaan Emre'de stoperde fiziğiyle rakibi yıldırdı. Serkan ise her zamanki gibi ekstradan bir ciğer sahibi olmasının avantajını kullandı, çılgınlar gibi koştu, her atağa yetişti, rakibi çıldırttı, maçın adamlarından biri oldu. Gökmen abi ilk yarıda zorlansa da ikinci yarıda toparlandı ve tatlı-sert oyunu ile rakibin ataklarını durduran isimlerden oldu. Tolga sağ kanatta defansif görevini aksatmadı, ikinci yarı takımın hücuma daha çok çıkması ile hücumda da daha etkili oldu, son dakikada attığı golle de galibiyeti getirdi. Yiğit son zamanlardaki en başarılı maçını çıkardı ve defans ile hücum arasında iyi bir köprü oldu. Son maçlarda yükselen grafiği ile dikkat çeken E.Hüsam ise bu çıkışını sürdürdü, çok iyi top kesti, özellikle ikinci yarıda takımı atağa çıkaran isimlerdendi. İlk yarıda takım hücuma çıkamayınca top alamayan Kemal ikinci yarıdaki hırslı oyununu 1 gol 1 asist ile süsledi ve galibiyette önemli pay oynadı. Bu maç daha orta sahada oynayan Eser defansif anlamda alanını iyi kapattı, o da 1 gol 1 asist yaparak görevini yaptı. Serhan sahaya yabancı olmasının sıkıntısını çekse de özellikle ikinci yarı iyi alan kapattı, gerektiğinde takımı 4-6-0 a döndürdü, takımın ileri çıkmasına yardımcı oldu.
     Eksiklerimiz hala var, ama çok güzel ve özel bir galibiyet oldu. İsteğin, azmin ve takım oyununun önemini gösteren bir maçtı. AC Nevizade hafife alınmayacak bir takım olduğunu bir kez daha gösterdi.


      LARA LARA LAY LAY!

18.06.2012 // AC Nevizade 6-7 Karabasan


AC Nevizade;

17 Yiğit(***), 4 Serkan(***+), 19 Murat(****), 26 Hüseyin(***+), 70 Hüsam(***+), 5 Kaan(****), 7 Kemal(***+), 3 Kaan Emre(****)


Goller&Asistler: Kaan(3G), Kemal(1G,2A), Hüsam(1G,1A), Hüseyin(1G), Kaan Emre(2A)


Karabasan;

6 Altıntaş(***+), 2 Oğul(****), 8 Buğra(***), Mustafa(****+), 21 Evrim(****), 11 Tolga(***+), 18 Serhan(***+), 22 Eser(****+)


Goller&Asistler: Eser(4G,2A), Serhan(2G), Tolga(1G,1A), Mustafa(1A), Kaan Emre(1A)

AC Nevizade’de kongre sesleri



Dün, sıcak bir İstanbul akşamında Gülbahçe’de karşılaştı iki takım. İyi maç oldu. Ama hepsi bu kadar değil!
Maç saati 23:00 olarak ilan edilmesine rağmen, her iki takımın oyuncuları da saat 21:30 sularında Gülbahçe’de buluşmuşlardı. Birkaçının işleri nedeniyle 22:00’ye doğru gelmesiyle daha önceden ilan edilen olağanüstü genel kurul düzenlendi. AC Nevizade bir kez daha nasıl farklı bir oluşum olduğunu gösterdi. Yönetimin masaya yatırıldığı kongrede, en ağır eleştiriler yönetim troykasının içinden gelirken, eteklerdeki taşlar döküldü, yer yer suçlamalar yöneltildi ve suçlamalara cevaplar geldi. AC Nevizade’de yönetim ve oyuncular bir arada
çimenlerde oturup bir saati aşkın süreyle dertleşti. Önemli sorunlar çözüldü ve AC Nevizade’nin yarınlarına umutla bakıldı. Takım için oldukça mutlu edici bu gelişme, dışarıdan izleyenlere ise ibret oldu.

Maça başlamadan önce, yakın zamanda yaptırılan ve bundan sonra hiçbir maçımızda bizi yalnız bırakmayacak olan “Neviz Gol Gol Gol” bayrağı sahanın tam ortasındaki tellere asılarak ilk kez görücüye çıktı. Maç her zamanki heyecanı ve rekabeti ile başladı. Her iki
takım da alışıla gelmiş kadrolarından farklı isimlerle sahaya çıktı. Kağıt üzerinde daha güçlü görünen AC Nevizade maça hızlı başladı. Önce organize bir atakla Hüsam’ın kafa golü geldi, sonrasında kornerde Karabasan oyuncularının yanlış adam/alan paylaşımını çok iyi değerlendiren Hüseyin, uzun yıllar akıllardan çıkmayacak bir vole ile Altıntaş’ı avladı. Özellikle bu dakikalarda AC Nevizade’de pivot forvet kavramını yeniden yazan Kaan Emre, Karabasan savunmasının dengesini sık sık bozdu. İlerleyen dakikalarda Karabasan  toparlanma sürecine girdi. Arka arkaya bulduğu gollerle 4-2 öne geçti. Bu sıralarda AC Nevizade içinde yükselen olumsuz sesleri, sağdan gelen ortayı muhteşem bir topuk hareketiyle ağlara yollayan Kaan susturdu. Belki de biraz fazla susturdu, zira golüne doğru düzgün sevinen bile olmadı. Karabasan’da sakat sakat oynayan Buğra’nın aksattığı savunmanın ve kalede Erdalvari bir performans sergileyen Altıntaş’ın çabalarıyla AC Nevizade farkın daha da açılmasına izin vermedi. Belki Kemal direkleri dövmekten vazgeçse, öne bile geçebilirlerdi. Öte yandan Karabasan, hücum oyuncularının “çek, vur” sevdasıyla sürekli topu kaybetmeleri, organize atak geliştirememeleri ve hatta kaleci atışlarının düzenli olarak rakibe gitmesine rağmen bir şekilde goller bulmaya devam etti. Maç, artık klasikleşen “gevşe ve kaybet” havasına giriyordu, AC Nevizade dengeyi kendi lehine çevirecek ivmelenmeyi yakalamıştı ki, Karabasan savunmasında görev yapan Oğul ters bir hareketle bileğini sakatladı. Bu sakatlık tüm oyuncularda korku yarattı zira hemen ertesi gün oynanacak olan Gazoz Ligi Hazırlık Maçı için kadro sıkıntısı yaşanıyordu. Tedbir amaçlı olarak Oğul ve maçın büyük bölümünü sakat oynayan Buğra saha kenarına alındılar. Karabasan kadrosundaki eksikliği tamamlamak için Kaan Emre sarı formasını çıkardı, siyah atleti ve çıplak kolu üzerinde duran kaptanlık pazubandıyla Zangef olarak savunmada yerini aldı. Bu değişiklik her iki takımı da bozdu. Geride kalan dakikalar rölentide geçirildi ve maç tamamlandı.

Kaan haftalardır isabetsiz şutları nedeniyle kendisini eleştirenlere, tatile gitmeden saatler önce oynadığı bu maçta 3 gol atarak gereken cevabı verdi. Maçın adamı olabilirdi. Maçın adamı olmalıydı. Fakat Karabasan’da kadroya son anda dahil olan Mustafa önce hala gözlerimizin alışmadığı bıyığı sonra fazla kilolarından kurtulmuş olmasıyla dikkat çekti. Maça sol bek olarak başlamasına rağmen savunanın her noktasında kendini hissettirdi. Çok önemli hamleler yaparak sayısız hücumu durdurdu. Öte yandan ileriye çıktığı anlardan birinde Eser’e verdiği enfes pasın gol olmasıyla bir de asiste imza atmış oldu. Kesinlikle maçın adamı olmayı hak etti.

17 Haziran 2012 Pazar

13.06.2012 // Alman Lisesi Mezunları 4-2 AC Nevizade



Görkem(***+), 3 Kaan Emre(**+), 4 Serkan(***), 20 Gökçe(***), 5 Kaan(**+), 21 Evrim(**+), 6 Altıntaş(**+), 26 Hüseyin(?), 14 Hüsam(***), 17 Yiğit(**+), 7 Kemal(**+), 10 Cafercan(***+), 11 Tolga(**+), 23 Yusuf(***), 22 Eser(***)

Goller&Asistler: Kemal(1G,1A), Eser(1G), Kaan Emre(1A)


Scheisse!

Heyecan, neşe, istek... Çarşamba gecesi Şan Ökten'de toplanan takımın hissettiği duygular bunlardı. Bir önceki maçta elde edilen rahat galibiyet takıma güven aşılamıştı. Gazoz ligi için attığımız ısınma turlarının 3. turunda rakibimiz Alman Lisesi Mezunlarıydı. Mehmet Scholl, Mesut Özil ve daha nice oyuncular yetiştiren bir ekolün öğrencileriydiler. Ama biz de AC Nevizade idik, hiçbir şeyimiz olmasa bile inancımız vardı, takım ruhumuz vardı. Maçın öncesinde ısınmak yerine minyatür kale yapacak kadar futbol açlığımız vardı.
Kadrolar açıklandığında herhangi bir sürpriz yoktu sakat olan Tuğberk ve Çağrı , yorgun olan Buğra kadroda yoklardı. İlk 11 geçen maçın ilk 11'iydi. Yedeklerde ise Kaan, Emir, Hüseyin ve Yusuf vardı. Takım sahaya çıktığında gözler yan hakemleri aradı fakat bu maç yan hakemler yoktu, ofsayt için iki takımdan da birer defans oyuncusunun yardımcı olması istendi. Seramoni sonrası rakip takımla tokalaşırken AC Nevizade Nevizadeliğini yaptı ve rakip takıma bir kutu bira verdi .Daha sonra hakemin düdüğüyle maç başladı.
Maç başlar başlamaz rakibin taktiği belli oldu aslında. Sağlam defans yapıp ileriye attığı uzun toplarla 3 hızlı adamını kaçırarak gol pozisyonuna girmeye çalışan, ne yaptığını bilen bir rakip vardı karşımızda. Uzun süredir bir arada oynadıkları belliydi, bir oyun karakterini benimsemişlerdi ve bu oyun karakterini başarı ile uyguluyorlardı. AC Nevizade ise her zamanki gibi maça dağınık ve telaşlı başladı. Rakibin bilinçli oyunu bizim kötü başlangıcımızla birleşince arkaya atılan topta golü yememiz şaşırtıcı olmadı. 1-0 geriye düştükten sonra toparlanmaya çalışırken yine uzun topla defansın arkasına adam kaçıran rakibimiz golü buldu ve skor 2-0 a geldi. Çok geçmeden aynı golden bir tane daha yiyince takım içinde konuşmalar arttı, birbiriyle konuşmayıp sessiz kalan ve iletişimsizlik yüzünden arkaya adam kaçıran defans bu konuşmalardan sonra toparlanmaya başladı. Oyuna ağırlığımızı koymaya başladık ve çok geçmeden biz de onların attığına benzer bir golle skoru 3-1 e getirdik. Kaan Emre defanstan uzun bir topla Eser'i kaçırmaya çalıştı, Eser ile defansın mücadelesinde ikisi de topa dokunamayınca arkadan gelen Kemal topu alarak takımına moral verdi. Devre arasına bu skorla girildi.
Devre arasında eksikler ve hatalar konuşuldu, Tolga'nın yerine Yusuf girdi ve ikinci yarıya sağ kanatta Yusuf ile başlanıldı. İkinci yarıda topa daha çok hakim olan taraf olmamıza rağmen rakibin iyi defans yapması ve son pasları yapamadığımız için golü bulamadık. Daha sonra uzaktan yediğimiz bir golle durum 4-1 e geldi. 4-1'den sonra iyice geriye çekilen rakibimiz karşısında baskı kursakta Kemal'in pasında Eser'in ayağından bulduğumuz tek golle maç 4-2 bitti.
Maçın genel görüntüsü bu şekildeydi, gelelim eksik olduğumuz noktalara:

- Çok ama çok telaşlı bir futbol oynuyoruz, heyecan yapınca normalde yapabileceğimiz şeyleri yapamıyoruz.
- Defansımız kendi arasında konuşmuyor, bu iletişim kopukluğu yüzünden pozisyon veriyoruz.
- Bir kaç oyuncumuz dışında fiziksel olarak zayıf kalıyoruz, ikili mücadelelerde yeterli sertliği gösteremiyoruz, mücadeleden çekiniyoruz.
- Takım halinde topa baskı yapamıyoruz, baskı bireysel düzeyde kalıyor, böyle kalınca da yeterince etkili olmuyor.
- İlk golü yediğimiz zaman panikliyor ve moral bozuyoruz, bu yüzden hemen ardından tekrar gol yiyebiliyoruz.
- Bazen defans-orta saha arasındaki bölgelerden çalımla çıkmaya çalışıyoruz, 1. ve 2. bölgede basit oynamak gerekiyor.
- Yine takım geri düştüğü zaman üstümüze bir kahraman olma isteği doğuyor, takımı bırakıp kendi başımıza oynamaya başlıyoruz.
- Eleştiri kötü bir şey değil, bu takımdaki herkesin eleştiriye açık olması ve bunu olgunlukla karşılaması gerekir diye düşünüyorum, hiçbirimiz mükemmel değiliz tabikide, eksiklerimizi görmemiz açısından dışarıdan alacağımız yorumlar önemli, fakat özellikle maç içinde eleştiri yaparken kırıcı olmamak ve birbirimizi teşvik etmek önemli, buna dikkat etmemiz gerekiyor.

Bunlar benim şahsi fikirlerim, herkes katılmayabilir, başka eleştirileriniz olabilir, bunları yorum olarak yazabilirsiniz. Eleştirileri özellikle birinci çoğul şahısa hitap ederek yazdım, hepsi herkese hitap etmeyebilir, ama hepimiz kendimiz için gerekli kısımları anlayabiliriz.
Önceki yazımda bahsettiğim gibi, bizim için önemli olan kazanmak değil, AC Nevizade'de kazanmaktan çok daha fazlası var. Fakat hepimiz bu işi ciddiye alıyoruz diye düşünüyorum, bu yüzden eksiklerimizi görüp kendimizi geliştirmemizin bir zararı yok. Biz kazansakta kaybetsekte bu takımı, beraber oynamayı seviyoruz. Severek yaptığımız şeyi daha da güzel yapmak için istekle çabalayacağımızdan benim şüphem yok. Herkese bira dolu, futbol dolu günler...