28 Temmuz 2012 Cumartesi

Nevizade Günlükleri

Gazoz, Şakirt ve Kasap

     Havalarının içimizi ısıtmanın ötesine geçip hepimizi buharlaştıracak kıvama geldiği yaz günlerinde AC Nevizade antrenmanlarına ve maçlarına ara vermeden devam ediyor. Bir yanda Gazoz Ligi'ne katılma ihtimalinin heyecanlandırdığı gencecik yürekler, diğer yanda ise lige katılma durumunda en iyi performansı göstermek isteyen kadife bilekler.

     Nerede çokluk orada ... diye bir laf vardır. Bu sözü her zaman çok doğru bulmuş bir insan olarak itiraf etmeliyim ki bu takımın haline zaman zaman şaşırmaktayım. Maşallah son derece kalabalık bir gurubumuz, geniş bir oyuncu kadromuz var. Bu kadar insanın olduğu yerde kavga gürültü eksik olmaz. Bu takımda tartışma olmuyor mu? Elbette oluyor. Herkes birbirinin her özelliğini seviyor mu? İmkansız. Ama tartışma uzamıyor, bir sorun olursa oturulup adam gibi konuşuluyor. Kimse kimseye saygısızlık yapmıyor. Sahada kalan tartışma sahada kalıyor, tartışanlar maç sonunda sarmaş dolaş oluyorlar. Bu uyumu bozanlar da zaten takımdan uzaklaştırılıyorlar.

     Hepimizin ortak buluştuğu bir payda var, o da futbolu sevmemiz. Takımdaki hiç kimse mükemmel futbolcu değil, ama futbolu sevmiyor diyebileceğimiz bir tane adam yok. Takım için bayrak tasarlayanı mı dersin, sakat olsa bile bütün organizasyonları eksiksiz yapanı mı dersin,maçtan önce-sonra arayıp maçı tartışanı mı dersin, her maç öncesi panik olup kaptana bin tane soru soran mı dersin, durup durup teknik taktik araştırmalar yapan ve bunları paylaşan, sapık gibi istatistikleri excelde hesaplayan mı dersin. Takımda her türlü futbolla kafayı yemiş adam mevcut. Bu takımı özel kılan da budur belki...

      Yazının duygusal bölümünü geride bırakıp son zamanlarda olanlara bir göz atarsak:

-   Son zamanlara damga vuran olaylardan biri takımdaki cemaatçi oluşum oldu. Oluşum dediğime bakmayın aslında cemaatin mensubu tek kişi. İsmini vermek istemediğimiz bu arkadaşımız(kendisini  yazının girişindeki başlıkta bulabilirsiniz) ile kaptan arasındaki "Maç günü oruç tutulur mu?" tartışmaları facebook grubumuza damgasını vurdu.  

-    Sakatlıklar her zamanki gibi can sıktı, takımın sevimli mi sevimli genç oyuncusu Kaan pazartesi günü serçe parmağının tırnağından sakatlandı ve ben 5 ay yokum üzgünüm dedi. Diğer yandan kaptan Kaan Emre'nin adeta bir menekşe gibi moraran ayağı normal rengine dönse de, ağrıları geçmediği için hala aramızdaki yerini alamadı.

-    Pazartesi günü maçları daha çok gazoz ligine hazırlık amacıyla antrenman tadında yapılmaya başlandı. Geçtiğimiz pazartesi kendini paralarcasına oynayan iki takımın maçından 3-3 lük beraberlik çıktı. Kıran kırana geçen maçta gergin anlar da yaşandı.

-    Gazoz ligi yolundaki başarılı ilerleyişimiz devam ediyor. Önce iyi oynayarak Neurosportla 1-1 berabere kaldık. Daha sonra etkili olamadığımız maçta Spartakİstanbul'a 3-1 yenildik. Son maçımızda ise yine Neurosportla oynadık ve güzel bir oyunla 4-2 kazandık. Şimdiye kadar 7 maç yaptığımız gazoz liginde 3 galibiyet 3 mağlubiyet ve 1 beraberlik aldık. İlk defa ofsaytlı ve 11 erden oynadığımız düşünüldüğünde başarılı olduğumuzu son derece rahatlıkla söyleyebiliriz Futbolumuzun dışında gerek arkadaşlığımız, gerek bayrağımız, gerekse de maçtan önce verdiğimiz biralarımızla dikkat çektiğimizi söylersek yanlış olmaz. Özellikle spor dünyasının tanıdık simalarından oluşan ve maçlarda oldukça centilmen, eğlenceli ve kalender davranan oyunculara sahip olan Neurosport'tan destek almamız bizi çok mutlu etti. Özellikle Kemal'in buna çok sevindiği ve yakın çevresine NtvSpor'a girmeye çok yakın olduğunu söylediği duyuldu.

-     Biraz da eleştiri yapalım; alan kapatma ve mücadele konusunda güzel bir seviyeye gelmemize rağmen top çıkarma ve paslaşma konusunda sıkıntılarımız sürüyor. Fazlaca uzun pas ve arapas yapmaya çalışıyoruz. Bunları azaltarak ayağa oynamayı arttırmalı ve uzun pas, ara pası, kısa pas arasındaki dengeyi bulmalıyız.

-     Bunların dışında AC Nevizade'de herşey olağandı: Serkan koştu, Eser golden sonra kucak dansı yapınca Emir coştu, Serhan'ın pasları & Yiğit'in mücadelesi pek hoştu, tribünde kızların olmasını isterdik ama maalesef tribünler bomboştu. Evrim sustu, Hüsam konuştu. Tuğberk kalesinde adeta yırtıcı bir kuştu. Çağrının deparlarını, gökmen abinin üstlerine doğru koşuşunu gören rakibin etekleri tutuştu. Sonuç olarak futbol delisi adamlar AC Nevizade'de buluştu...

Görüşmek Üzere....

27 Temmuz 2012 Cuma

*25.07.2012 // Neurosport FC 2-4 AC Nevizade //


92 Tuğberk(****), 4 Serkan(****+), 6 Altıntaş(****) --> dk.32 19 Murat(***+), 9 Gökmen(****+), 21 Evrim(****+), 14 Hüsam(****), 17 Yiğit(****), 22 Eser(****+) --> dk.60+3 8 Buğra(?), 11 Tolga(****), 12 Çağrı(****+), 18 Serhan(****)

Goller & Asistler:

dk.16 Eser
dk.38 Çağrı -Tolga(A)
dk.43 Eser - Çağrı(A)
dk.60+1 Eser - Çağrı(A)


Ramazanda Gazoz!

Her hafta olduğu gibi rakibi öğrendiğimizde yine hepimizin içini bir heyecan kapladı. Artık pazartesi maçlarından daha heyecanla beklenen Gazoz Ligi maçlarının önemi bizim için çok farklıydı. Artık beklentilerimiz artmış gergin bir bekleyiş içerisine girmiştik. "Acaba bizi lige ne zaman alacaklar? Alacaklar mı? Olum Mustafa'dan ses var mı? Alsalar bari? Büyük sahaya da alıştık? Maçlar da çok keyifli geçiyor?..." sorularının ardı arkası kesilmiyordu. Rakibimiz bu hafta Neurosport'tu. Bal porsukları! Spor camiasının tanınmış simalarını, yazarlarını içerisinde bulunduran takım. Oyunları bize yabancı değildi çünkü 2. maçımız olacaktı onlarla. 1-1'lik beraberlikle ayrılmıştık o maç sahadan ve başarılı savunmamız ön plana çıkmıştı o maç. Bu maçta ise tam tersi oldu. Rakibimizi geriye düştüğümüz maçta etkili hücum oyunumuzla 4-2 mağlup etmeyi başardık!

Gelelim maçın hikayesine. Maç öncesi her hafta olduğu gibi sahada buluşuldu. Bizim maçımızdan önceki maç izlendi. Yalnız bu hafta Beşiktaş'ın altyapı idmanı vardı. E haliyle "şu Muhammet mi lan?!" geyikleri dönmedi değil. Sahaya girdiğimizde Serkan yine her zamanki cıbıl haliyle Çağrı ile birlikte takımın tek ısınan oyuncuları olarak dikkat çekerken. Veteran Gökmen Ağabey takımın en küçüğü Tuğberk'i kalede ısındırıyordu. Geri kalan ise her zamanki geyiklerini yapmaya devam ediyordu. Kaptan Kaan Emre ve Kızıltüy Kaan sakatlıkları olmasına rağmen takımı yalnız bırakmadılar bu maçta da. Bir de Evrim'in menajeri Ferda vardı tribünde.

Seramoni yapılmadı. Para atışının ardından geleneksel hale gelen flama ve bira takdimi yerine ramazan ayı dolayısıyla "gazoz" verildi rakibe ve orta saha yakınlarında maç konuşması yapıldı. Maç ortada başladı. 2 takım da temkinli, birbirini yoklayarak oynuyordu. Savunmamız rakibin atakları karşısında yerinde müdahalelerle atakları savuşturuyor, hücum hattımız ise Çağrı'nın ve Gökmen Ağabey'in soldan attıkları enfes paslarla gol kovalıyordu. Derken dakikalar 16'yı gösterdiğinde soldan çalımlarla ceza sahası içerisine giren Çağrı'nın şutu direkten döndü ve topu önünde bulan Eser düzgün bir vuruşla takımımızı 1-0 öne geçirdi. Ancak sevincimiz uzun sürmedi. Rakibin kullandığı kornerde ceza sahasında Emir Altıntaş'ın sektirdiği topu Serkan kendi ağlarımıza gönderdi. 1-1'den sonra oyun rölantide gitti karşılıklı pozisyonlarla geçen ilk yarı 1-1'lik beraberlikle sonuçlandı.

Devre arasında "Yoruldum değiştirin beni" diyen Emir'e biraz daha bekle diyen Kaptan Kaan Emre, yalnızca 2 dakika daha bekleyebilen oyundaki Kaptan Emir'i attığı depar sonrası değiştirmek zorunda kaldı. Bu arada Bal Porsukları'nın 2. golü 34. dakikada rakibin şutunun savunmaya çarpıp yön değiştirmesi sonucu geldi. İyi oynadığımız oyunun ibresi bir anda terse döndü bu dakikalarda. İleride çoğalamamaya başlayan ekibimizin yardımına kenardan gelen taktiksel değişiklik koştu. Sol kanat oynayan Çağrı forvete, forvet oynayan Serhan sağa, Sağ kanat oynayan Tolga ise sola geçti ve ne olduysa o andan sonra oldu. Ardı arkası kesilmeyen ataklarımız eksik ve yorgun gözüken Neurosport'u bir anda dağıttı. 38. dakikada Tolga'nın araya attığı topu iyi kovalayan Çağrı'nın golüyle durum 2-2'ye geldi.3. golü bulduğumuz 43. dakikaya kadar Serhan-Eser-Çağrı-Tolga 4'lüsüyle bir çok pozisyon yakalayan ekibimiz bir anda Çağrı'yı savunmanın arkasına kaçırdı ve Çağrı'nın da al da at diye Eser'e bıraktığı top ağlarla buluştu ve 3-2 öne geçtik. Baskılı oyunumuzu bir kaç dakika daha sergiledik ancak skora yansıtamadık.

Dakikalar ilerledikçe bizde de yorgunluk belirtileri gözükmeye başladı. Savunmada Evrim ve Serkan'ın canla başla mücadelesiyle ataklara karşı koyuyorduk. Tuğberk'in başarılı kurtarışları ise rakibin direncini biraz daha kırıyordu. Özellikle karşı karşıya pozisyonlarda iyi yer tutan ve refleksleriyle başarılı müdahaleler yapan Tuğberk, Nevizler'in kalesinin emin ellerde olduğunu gösteriyordu ki oyundan çıkarken Emir ağabeyi kaptanlık pazubandını Tuğberk'e vermişti.Özellikle maçın sonlarında defans ve forvet arasını ayakta tutmaya çalışan Hüsam ve Yiğit de başarılı olduklarını maç genelindeki oyunlarıyla göstermişti. Maçın uzatma dakikalarında yine Çağrı'nın pasıyla Eser takımını rahatlatan golü attı ve ayağının ağrısının arttığını söyleyerek kenara gelmek istedi. Yerine haftada 2 maçı kaldıramayan ve maça ısınırken ayağının ağrıdığını ve oynayamayacağını söyleyen Buğra girdi ve maçın son dakikasında Çağrı'nın yanlış tercihi sonrasında belki de takımını 3 farkla öne getirecek golden oldu.

Hakemin son düdüğüyle maç 4-2 Nevizler'in üstünlüğüyle son buldu ve oyuncular arasında büyük bir sevinç yumağı oluştu. Rakip de iyi oynamıştı ki zaten ligde de kendini performansıyla ispat etmiş bir takımla oynamıştık. Onların da eksikleri vardı. Ama maçın kalitesi neredeyse hiç düşmedi. Sonuç olarak Gazoz Ligi yolunda bir engel daha aşılmış ve Hüsam'ın kart görmediği maçta 1-1'in rövanşında Bal Porsukları 4-2 mağlup edilmişti. Bu maçta eklenecek pek birşey yok gibi gözüktü. Dikkat çeken şey ise Çağrı'nın forvette ne kadar verimli olabileceğini göstermesiydi. Takım olarak da artık Neurosport'un desteğini almış gibi gözüküyorduk. Önümüzdeki Gazoz Ligi ve Pazartesi Maçları'nın yorumlarıyla, yeni galibiyet yazılarıyla huzurlarınızda olmak üzere. Hoşçakalın...